1869 yılında başlayıp 1875 yılında büyük ölçüde tamamlanan rıhtım inşaatı ile İzmir, sadece modern bir liman altyapısına kavuşmakla kalmamış, gümrük binasından (günümüzde Konak Pier) Punta Burnu’na (günümüzde Alsancak Limanı) kadar uzanan 4 kilometre uzunluğundaki hattın düzenlenmesiyle birlikte bir kordona sahip olmuştur.
İzmir merkezli ticaretin gelişmeye başladığı 17. yüzyıldan itibaren şehre yerleşen Avrupalı tüccar sayısı giderek artmıştır. Levanten olarak anılan bu tüccarlar ağırlıklı olarak Kordon boyuna yerleşmiş ve bu bölge “Frenk Mahallesi” olarak adlandırılmıştır. Rıhtımın inşasından önce, girintili çıkıntılı olan bu hat boyunca farklı milletlere mensup tüccarların ticarethaneleri yer almaktaydı. Avrupa’dan mal getiren gemiler, bu ticarethanelerin iskelelerine yanaşıyor, yüklerini boşaltıyor ve buradan aldıkları yükü Avrupa’ya götürüyorlardı. Denize bakan tarafı ticarethane olan yapıların karaya bakan tarafında ise Avrupalı tüccarların evleri bulunmaktaydı. Dolayısıyla, Kordon’un ortaya çıkışına kadar bu bölge, bir ticaret merkezi olmasının yanı sıra Avrupalı tüccarların yerleşim yeriydi.


Kordon boyunun oluşumuyla birlikte, denizden kazanılan alanın üzerine birçok yeni bina inşa edilmiştir. Bu binalar arasında oteller, eğlence mekânları, tiyatrolar ve sinema salonları çoğunluğu oluşturmuştur. Ayrıca az sayıda ticarete yönelik binalar ve resmî yapılar da burada kendine yer bulmuştur. Bu bağlamda Kordon, şehirde yaşayan insanlar ile şehre gelen yabancıların dinlenme, gezinti, kültür, sanat ve eğlence ihtiyaçlarını karşılayabileceği yeni bir kamusal alan olarak vücut bulmuştur. Kordon boyunun kent tarihi ve kimliğindeki yerine ilişkin önemli çalışmaları bulunan Prof. Dr. Emel Kayın, buradaki yaşamı dönemin kaynaklarından hareketle şu şekilde tasvir etmektedir: “Genelde Avrupalıların ve gayrimüslim azınlıkların yer aldığı bu evrenin [1922’ye kadar olan Kordon boyunun ilk dönemi kastedilmektedir] Kordon boyu kamusallığı, dönem kaynaklarında ticari koşuşturmanın yanı sıra kafelerde oturan iyi giyimli kişiler, balolar, davetler, varyetelerin yarattığı müzik; yabancı ülkelerin ulusal bayram kutlamaları, limandaki gemilerden kaynaklı hareket, özel günlerde ışıklandırılan rıhtım gibi temalara dayalı renkli tasvirlerle verilmektedir.”
İzmir’in Yunan işgalinden kurtuluşunu takip eden günlerde başlayan Büyük İzmir Yangını neticesinde, Kordon boyunda yer alan binaların büyük bir kısmı yanmış ve kullanılamaz hâle gelmiştir. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte başlayan dönemde, gezinti, yeme içme ve eğlence aktiviteleri odağında şekillenen kamusal kimliğini devam ettiren Kordon, önceki döneme kıyasla çok kültürlü ve hareketli özelliğini kaybetmiştir.
Kordon boyundaki en önemli değişim 1960’larda, iki üç katlı yapıların yıkılarak yerlerine yedi sekiz katlı apartmanların inşa edilmesiyle başlamıştır. Bu yıllarda Kordon, daha çok bir yerleşim yeri olmuş ve apartmanların zemin katlarında açılan kafe ve restoranlarla bölgenin gezinti, yeme içme ve eğlence aktiviteleri temelli kamusal kimliği, geçmiş dönemlere kıyasla zayıflasa da devam etmiştir.



Dönemin İmar ve İskân Bakanlığı tarafından 1973 yılında onaylanan İzmir Metropoliten Alanı Nazım İmar Planı’nda, İnciraltı’ndan Bostanlı’ya kadar uzanan kıyı hattı boyunca denizin 250-300 metre genişlikte doldurulması ve böylece şehrin gelişimiyle ortaya çıkacak muhtemel ihtiyaçların karşılanması için kamusal nitelikli yeni alanlar oluşturulması öngörülmüştür. Bu kapsamda, 1990’lı yılların başında Kordon boyunda denizin yeniden doldurulması ve bu sayede elde edilecek alanda yeni bir karayolu inşa edilmesi gündeme gelmiştir. Dolgu çalışmaları devam ederken konu yargıya taşınmış ve karayolu yapımına imkân veren imar planı iptal edilmiştir. Lakin bu süre zarfında dolgu çalışmaları tamamlanmış ve ortaya çıkan yeni alan, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından rekreasyon alanı olarak düzenlenerek halkın hizmetine sunulmuştur.
Son düzenlemeyle birlikte Kordon boyunun kamusal niteliğinde de önemli bir değişim yaşanmıştır. Yeni hâliyle Kordon, insanların deniz kenarında yürüdükleri, çimlerde oturup vakit geçirdikleri, yürüyüş ya da koşu yaptıkları, bisiklet sürdükleri bir kamusal alan hâline gelmiştir. Apartmanların zemin katlarında yine restoranlar ve kafeler yer alsa da denizle bağlarının kopmuş olması, geçmişe kıyasla yeme içme ve eğlence işlevinin niteliğini büyük ölçüde değiştirmiştir.
İlk ortaya çıktığı dönemden günümüze kadar uzanan yaklaşık 150 yıllık süre içerisinde, kent silüetinin önemli bir parçası olan Kordon boyu, aynı zamanda bu süre zarfında şehrin geçirdiği değişimin de tanığı ve özeti niteliğindedir.