Antik Çağ’da Bergama Çayı’nın kuzeyinde, tepede bulunan yerleşim (Acropolis), Roma Dönemi’nde ovaya doğru yayılmıştır. 6. yüzyılda önemini kaybetmeye başlayan, 8. yüzyılda Emevi, 12. yüzyılda Türkmen akınına uğrayan ve 8-11. yüzyıllar arası kadar neredeyse hiç iskan görmeyen Bergama, 12. yüzyılda Bizans yönetiminde, sur içinde varlığını sürdürmüş; 13. yüzyıl sonunda Anadolu Selçuklu Devleti’nin çökmesinden sonra 14. yüzyılda Türk hakimiyetine girmiş, 18. yüzyılda su getirilmesi, Karaosmanoğulları zamanındaki imar ve bina yapım-onarım yapı faaliyetleri ile bölgenin nüfusu yoğunlaşmıştır. 19. yüzyıl sonlarında, Müslüman nüfus çoğunlukta olmakta beraber, Bergama’da Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve yabancılar yaşamaktadır. 1878’de Bergama’ya çok sayıda Rumeli göçmeni yerleştirilmiş, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı sırasında da nüfusta hareketlilik olmuştur. 1919 Yunan işgali sırasında yerli halk Soma’ya sığınmış, Rumlar 1922’de mübadele ile Bergama’dan ayrılmıştır.
Bergama, Osmanlı Dönemi Anadolu Türk şehir yapısını yansıtmaktadır. Osmanlı dönemi yerleşiminin, 14. yüzyıl başında Karesi Beyliği Dönemi’nde yapılan ve günümüze minaresi kalmış olan Selçuklu Camii (Selçuk Mahallesi) çevresinde başladığı düşünülmektedir. 14.-19. yüzyıl arasında cami, mescit, hamam, medrese, kütüphane, çeşme gibi yapılarla, sur dışında büyümeye ve gelişmeye devam etmiştir. 1842’deki sel baskını ve 1853’teki yangın geleneksel kent dokusunu büyük ölçüde tahrip etmiş, evler, dükkanlar ve hanlar zarar görmüştür. (Binan, 2018, s. 1-35)