Evliya Çelebi, Texier, Fontrier ve Foss gibi önemli araştırmacı ve gezginlerin ziyaret ederek, doğal güzellik ve mimarisini övdüğü Birgi, İzmir’in Ödemiş ilçesinde, Bozdağ’ın eteğinde bulunmaktadır. Birgi’nin tarihte bilinen isimleri sırasyla Tanrı Zeus’un kutsal yeri (mabedi) anlamına gelen ”Dioshieron, İsa Kenti anlamına gelen ”Khristopolis”, eski yunanca kule/burç/sur anlamındaki Pyrgos’tan türeyen ”Pyrgion” ve XIV. yüzyılda Türklerin kullanmaya başladığı ”Birgi”dir. İlk defa M.S. 1. yüzyılda Romalılar Dönemi’nde kent olarak anılan Birgi, 1308’de, ana gelir kaynağı Venedik-Ceneviz deniz ticareti olan Aydınoğlu Beyliği’nin ilk başkenti olmuştur. (Altınoluk, 2007, s.21-46). Asartepe üzerinde, günümüzde hala sur kalıntıları görülebilen iç kale bulunmaktadır. Aydınoğlu Beyliği döneminde yaşanan nüfus artışıyla Papaz Deresi ile Sarıyar Deresi’nin doğusu arasında kalan alan, günümüze çok az bir kısmı ulaşabilen dış kale surları dahi yerleşim için yetersiz kalmış, Sarıyar Deresi’nin batı yamaçları iskana açılmıştır. (Çakmak, 2019, s.19-21). Bir Ortaçağ kentinin bütün özelliklerini taşıyan Birgi’de, sırasıyla Lydia, Pers, Roma, Bizans, Aydınoğlu Beyliği, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinde yerleşim izleri bulunmaktadır. (Altınoluk, 2007, s.21-46). Ancak, Aydınoğulları Beyliği Dönemi’nden önceki izlere, mevcut yapılardaki devşirme malzeme kullanımı dışında pek rastlanmamaktadır.
17. yüzyıla kadar medrese ve vakıflarıyla ünlü bir Osmanlı kenti olan Birgi’de, günümüzde hala ayakta olan Birgi Ulu Camii, Çakırağa Konağı, Gündük Mimare Mescidi gibi yapılar dünya literatürüne geçmiştir. Ayrıca birisi Kurtuluş Savaşı’ndaki şehitleri simgeleyen, diğeri de ana yurdu Birgi olan, sekiz büyük eser yazmış doktor Hızır Ali Bey için dikilen iki anıt bulunmaktadır. Birgi’nin sokaklarında sosyal yapılar, fırınlar, çeşmeler bulunmaktadır. (Altınoluk, 2007, s.21-46). 200’e yakını tescilli olmakla birlikte, Birgi’de 1500’e yakın nitelikli taşınmaz kültür mirası bulunmaktadır. Aydınoğlu Beyliği’nin Birgi’yi fethinden hemen sonra Asartepe’nin batısında inşa edilen Ulu Cami, kentin merkezi konumundadır. Ulu Cami’nin güneyinde Hatuniye Türbesi, batısında Aydınoğlu Mehmed Bey Türbesi, kentin güneybatısında Güdük Minare Mescidi de aynı döneme ait yapılardır. 15. ve 16. yüzyıllarda inşa edilen İmam Birgivi Medresesi ve Çarşı Hamamı da Ulu Cami ile aynı meydandadır. Şeyh Muhiddin Hamamı da bu yapılarla çağdaştır. Diğer anıtsal yapılar, Osmanlı döneminde kentin güneye doğru geliştiğini göstermektedir. Ulu Cami’nin kuzey ve doğusunda bulunan konut bölgesinde anıtsal yapıya pek rastlanmamaktadır, Sasalı Hamamı ve kentin kuzey sınırını tanımlayan Kale Medresesi bu bölgedeki nadir yapılardandır. Kentin güneyinde yer alan Derviş Ağa Camisi, Derviş Ağa Darülhadisi, Karaoğlu Camisi ve Arif Mehmed Efendi Kütüphanesi 17. ve 18. yüzyıl yapılarıdır. (Çakmak, 2019, s.19-22). Evliya Çelebi, Sarıyar (Birgi) Deresi üzerinde dört ağaç köprü ve tek kemer gözlü kârgir bir köprü (Derviş Ağa Köprüsü) bulunduğundan bahsetmektedir. 20. yüzyıl başında büyük bir yangın ve 1939’daki sel felaketi yaşanmış, Derviş Ağa Köprüsü sel felaketinde yıkılmıştır. Felaketlerin ardından yeni imar planı hazırlanmış, kentin güneyinde yeni çarşı ve Cumhuriyet Dönemi’ne ait yeni yerleşim dokusu oluşmuştur.