Birgi, İzmir’in Ödemiş ilçesinde, Bozdağlar’ın eteklerinde yer alan kadim bir yerleşim yeridir. Tarihi antik çağlara kadar uzanır ve zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Bizans döneminde piskoposluk merkezi hâline gelmiş ve kent bu dönemde “Pyrgion” adıyla anılmıştır. Yunancada “küçük kule” veya “kale” anlamına gelen bu isim, piskoposluk kayıtlarında ilk kez o dönemde geçmiştir.
Birgi, Malazgirt Zaferi’nden sonra başlayan Anadolu’nun Türkleşmesi sürecinde kurulan Aydınoğulları Beyliği’nin yaklaşık bir asır boyunca başkentliğini yapmıştır. 1426 yılında Aydınoğulları Beyliği’nin Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle birlikte Birgi’de de Osmanlı dönemi başlamıştır.
Beylik başkenti nişanesi olarak sahip olduğu Ulu Camii ve Aydınoğulları beylerinin türbeleri ile Birgi, Türk tarihinde önemli bir yere sahiptir. Beylikler ve Osmanlı mimari üslubunun senteziyle şekillenen bu tarihî yerleşim, ayrıca yapılarda kullanılan devşirme malzemelerle önceki uygarlıkların izlerini de günümüze taşımaktadır.
Birgi, 16. yüzyıl’ın ikinci yarısında, dönemin ünlü âlimlerinden Birgivi Mehmet Efendi’nin Birgi’ye yerleşip buradaki medresede müderris olarak çalışmasıyla beraber, önemli bir eğitim ve kültür merkezi hâline gelmiştir. Bu dönemde, ülkenin birçok yerinden öğrenciler kendisinden ders almak için Birgi’ye gelmiştir. Aslen Balıkesirli olmasına rağmen Birgi’yle özdeşleşen ve bundan ötürü de “Birgivi” lakabıyla anılan Mehmet Efendi, 1572 yılında bir İstanbul seyahati sırasında vefat etmiş ve cenazesi Birgi’ye defnedilmiştir.
Arşiv belgeleri, Birgi’de toprak ağası olan, zeytinyağı ticareti ve ipek dokumacılığı yapan, ekonomik açıdan güçlü ve köklü ailelere mensup, nüfuzlu kişilerin yaşadığını ortaya koymaktadır. Bu kişilerden biri olan Derviş Ağa, 17. yüzyılda kurmuş olduğu vakıflar, yaptırdığı Derviş Ağa Camisi ve Derviş Ağa Medresesi ile Birgi’ye kalıcı bir miras bırakmıştır. Yine Birgi’nin önde gelenlerinden olan Çakıroğlu Şerif Ali Ağa tarafından 19. yüzyılda yaptırılan Çakır Ağa Konağı, odalarındaki duvar resimleri, tavanlarındaki kalem işi süslemeler ve ahşap oymalarıyla dikkati çekmektedir. Mimari tasarımı büyük ölçüde korunarak günümüze ulaşmayı başarmış nadir örneklerden biri olan konak, hem bir kültür mirası olması hem de Birgi’nin o dönemdeki refah seviyesini göstermesi açısından önemlidir taşımaktadır.
Yunan işgali sona ererken Büyük İzmir Yangını’na benzer bir yangın Birgi’de de çıkmış ve kentin önemli bir kısmı bu yangından etkilenmiştir. 1939 yılında meydana gelen sel ve 1944 yılında yaşanan depremin ardından, kentin tarihî ve kültürel dokusunu korumak ve yeniden canlandırmak amacıyla 1947 yılında bir imar planı hazırlanmıştır. Bu plan, kentin tarihî ve kültürel mirasının korunarak günümüze ulaşmasında önemli bir rol oynamıştır.
Eski Türk kenti kimliğini Batı Anadolu’daki pek çok kentten daha iyi korumayı başaran Birgi, bu özelliği sayesinde uluslararası alanda da tanınmıştır. 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilen kent, 2022’de de Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından “En İyi Turizm Köyü” listesine alınmıştır.