Sanayi Devrimiyle birlikte ortaya çıkan fabrikaların ham madde ihtiyacı ticaretin niteliğini değiştirirken, demiryolları ve buharlı gemiler başta olmak üzere ulaşım teknolojilerinde yaşanan ilerleme bir yandan ticareti hızlandırırken diğer yandan da şehirler ve ülkelerarası seyahati kolaylaştırmıştır. Bu gelişmelerin bir yansıması olarak, geleneksel konaklama yöntemleri de değişmiş ve hanların yerini oteller almıştır.
Ticaretin kervanlarla yapıldığı dönemde kervan güzergâhları üzerinde yer alan kervansaraylar ile kervanın varış noktasında yer alan hanlar, konaklama ihtiyacını karşılamaktaydı. Çoğunlukla iki katlı olarak inşa edilen hanların ikinci katları, büyük ölçüde konaklama amaçlı kullanılan odalardan oluşmaktaydı.
İzmir merkezli ticaretin gelişmeye başladığı 17. yüzyıldan itibaren, ticaretin yanı sıra konaklama amaçlı olarak da kullanılan hanların sayısında düzenli bir artış yaşanmış ve 19. yüzyıla gelindiğinde sayıları 100’ü aşmıştır. Teknolojik ilerlemelerin sonucu olarak yaşanan değişimler, hayatın her yönünü etkilerken bir liman kenti olan İzmir de Osmanlı İmparatorluğu’nda bu değişimlerden etkilenen ve bu değişimlere uyum sağlayan şehirlerin başında yer almıştır.
Avrupa’da 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaygınlaşmaya başlayan oteller, Osmanlı coğrafyasında ilk olarak İstanbul’da ortaya çıkmıştır. İstanbul’u takip eden şehirlerin başında İzmir gelmektedir. Özellikle rıhtım inşaatı kapsamında deniz doldurularak oluşturulan Kordon boyunda modern konaklama imkânı sunan oteller peşi sıra açılmıştır. Bunlar arasında Grand Hotel Kraemer ve Grand Hotel Huck dönemin fotoğraf ve kartpostallarında öne çıkan önemli otellerdir.
Kordon’un en yüksek yapısı olan Grand Hotel Kraemer, otel olarak hizmet vermesinin yanında şehrin en ünlü lokantasına da ev sahipliği yapmaktaydı. Dönemin önde gelen isimlerinin uğrak yeri olan lokantada, günümüz İzmir’inde bir bulvara ismi verilmiş olan Şair Eşref ve arkadaşlarının da buluştukları bilinmektedir. Ayrıca Hotel Kraemer, bazı önemli tarihî olaylara da tanıklık etmiştir.
Yunan işgali sırasında İzmir’e gelen Yunan kralı Konstantin’i taşıyan gemi, Hotel Kraemer’in önünde demirlemiştir. Aynı gün içerisinde kral, otelin önüne geldiği ve işgal kuvvetlerinden oluşan askeri birliğin burada bir yürüyüş yaptığı bilinmektedir. Ayrıca İzmir’in kurtuluşundan sonra, Mustafa Kemal Atatürk’ün de Hotel Kraemer’e gelip yemek yediği bilinmektedir.
Pasaport binasının karşı çaprazında yer alan Grand Hotel Huck, bulunduğu arsanın köşede olmasından dolayı üç cepheliydi. Otelin zemin katının Osmanlı Postahane Sokağı’na bakan cephesinde, Osmanlı Postahanesi hizmet vermekteydi. Tarihin garip bir cilvesi olsa gerek ki günümüzde Cumhuriyet Meydanı’na bakan bu alanda daha sonra inşa edilen bina uzunca bir dönem PTT tarafından kullanılmış, PTT’nin özelleştirilmesiyle binanın mülkiyeti Türk Telekom’a geçmiş olsa da zemin katında postane hizmeti verilmeye devam etmektedir. Kordon boyunda 20. yüzyıl boyunca yaşanan değişimler dikkate alındığında, yaklaşık 150 yıllık bir dönem boyunca bir parselde aynı işlevin hayat bulmuş olması, bu parseli ve bulunduğu bölgeyi kent tarihi ve hafızası açısından çok özel kılmaktadır.
Kordon’da Hotel Kraemer ve Hotel Huck dışında da birçok otel açılmıştır. Bu otellere ilişkin birçok fotoğraf ve kartpostalın yanı sıra efemera malzemesi dönemin İzmir’i hakkında daha fazla bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Emel Kayın’ın İzmir Oteller Tarihi adlı çalışması da aşağıda modellerine yer verilen oteller hakkında detaylı bilgiler içermektedir.
