Asklepion
Bergama’da, döneminde dünyanın en ünlü üç sağlık merkezinden birisi olan Asklepion’un varlığı M.Ö. 4. yüzyıldan beri bilinmektedir. Dünyanın her yerinden genellikle felç, göğüs hastalığı, mide ağrısı, kırık-çıkık, körlük, sağırlık, özellikle de psikolojik rahatsızlığı olan hastaların geldiği ve ücretsiz bakıldığı Asklepion’da, temizlik, arınma, merhem, ot ilaçları, süte karıştırılan aperetler ve küçük operasyonlarla hastalar tedavi edilmektedir. Ayrıca, egzersiz, spor, tiyatro, müzik, banyo, çamur banyosu, güneşlenme, kitap okuma, soğukta gezinti, sıcakta ter atma gibi alternatif yöntemler kullanılır, akıl hastaları uyku odalarında izlenerek gördükleri rüyalar anlattırılır, depresyon sebebi anlaşılırdı. Şimdiki psikoterapi, yani telkinle tedavi uygulanır, hastanın güveni, yaşama bağlılığı, cesareti yeniden kazandırılırdı.
Hastanenin girişi, üzerinde ”Buraya ölüm giremez” yazılı Viran Kapı’dan yapılmaktadır. Hastalar, Viran Kapı’dan kabul edilmekte, Asklepiad denilen hekimler tarafından muayene edilmekte, ölümcül hastalar içeriye alınmamaktadır. Tanısı konulan ve tedavi edilecek hastalar 820 metre uzunluğundaki, 500 kadar sütun bulunan kutsal yoldan geçirilerek girişe, 120×90 metre boyutundaki Asklepion’a ulaştırılmaktadır. Küçük bir merdivenden, yılanlı sütunun bulunduğu ”küçük alan”a inilmektedir. Küçük alan, 4 mermer sütun üzerinde kurulan anıtsal geçiş yerine (propylon) bağlanmaktadır. Propylon’un sağında hastalıkların kovucusu, doğumların koruyucusu olan tanrıça Artemis’in adını taşıyan bölüm yer almakta, onun da sağında yaklaşık 17×19 metre boyutlarındaki, tabanı renkli mermerlerle döşeli kütüphane bulunmaktadır. Kütüphanenin iki kapısından diğeri, tiyatroya kadar 128 metre uzunluğunda, İyon stili 45 sütunlu kuzey koridoruna açılmaktadır. Kuzey korudorunun batı ucunda yer alan, sahne arkası üç katlı ve beş kapıyı bir yapı olan 3500 kişilik hastane tiyatrosu, yarım daire biçimli çukura oturtulmuştur. (Aydın, 2003, s.148-153)