Skip to main content

Antik Efes Limanı ve Liman Caddesi (Arcadiane)

Selçuk – Efes 3B İnteraktif Modeller

Sanal Gezi

 

DİKKAT!

Işığa duyarlı epilepsi:
Geçmişte epilepsi ya da nöbet geçirdiyseniz kullanmadan önce doktora danışın. Belirli şekiller ya da titreşimler daha önce nöbet geçirmemiş kişilerin nöbet geçirmesine neden olabilir.

 

  • Tam Ekran
  • Önbelleği Temizle


Antik Efes Limanı ve Liman Caddesi (Arcadiane)


Efes, tarihi boyunca, şehircilik anlayışının çevresel faktörlere göre belirlendiği bir kentlere çok iyi bir örnektir. Efes’te M.Ö. 7. binyılda Çukuriçi Höyüğü’nden başlayarak, bir zamanlar Kayster (Kaystros) Nehri’nin havzası olan Selçuk’ta günümüze kadar devam eden aralıksız ve karmaşık bir yerleşim tarihi izlenebilmektedir. Coğrafi olarak elverişli bir konuma sahip olmasına rağmen Efes, çökelme nedeniyle kıyı şeridinin sürekli doğudan batıya kaymasına maruz kalmış, bu da şehir alanı ve limanlarının bir çok kez yer değiştirmesine sebep olmuştur. Antik Kent, Kayster Nehri boyunca uzanan, erken Roma İmparatorluk Dönemi’nde limanı denize bağlamak için inşaa edilen ve zamanla batıya doğru uzatılarak çevresi yapılarla donatılan deniz kanalı ve liman havzasıyla, bir Roma Liman Kenti olarak öne çıkmaktadır. Roma İmparatorluk Dönemi’ndeki zenginlik ve refah, sürekli çamurla dolan havza ve kanalın kentle bağlantıyı güçlendirmesi ve özellikle M.S. 3. yy sonlarında yaşanan depremle neredeyse son bulmuş, Efes’in çöküşü hızlanmıştır. (Ladstätter, S., 2016, s.413, 418)
Antik Efes Limanı
Efes tam anlamıyla görev yapan bir limanın kontrolüne sahip olmuştur. Tüm tarihsel dönemlerde Ege Denizi ile Orta Anadolu arasındaki ulaştırmada ve ticarette her zaman önemli bir rol oynamıştır. En büyük limanlardan birine sahip olarak, en başından itibaren Anadolu ile Akdeniz dünyası arasında ekonomik bir platform ve kültürel bir kesişim noktası vazifesi görmüştür.
M.S. 2. yüzyılda havza, 3. yüzyıldan daha erken olmayan bir tarihte daraltılan geniş bir kanal yoluyla denize bağlıdır. Kanalın her iki yanında M.S. 3. ila 5. yüzyıl tarih aralığına sahip mezar evleri, Kanal ve Efes’in yakın çevresindeki Kaystros (Küçük Menderes) nehri boyunca ilâve liman havzaları için birkaç lokasyon mevcuttur. Bu yapılar; dış limanlar, rıhtım duvarları ve diğer tesisler olarak hizmet etmiştir.
Yapay bir liman havzası, her iki yanında mezarlardan oluşan bir caddenin yer aldığı bir giriş kanalı, bir deniz feneri ve birkaç başka dış liman ve bitişik nekropolden oluşmasıyla liman peyzajı, dünyada eşsiz olup Antik dünyada öne çıkmaktadır.
Kentten altıgen liman havzasına açılan üç kapı, bir mendirek duvarı ve bitişik gemi havuzlarına, gemi hangarlarına ve antrepolara sahip temsilî bir sütunlu cadde ile çevrilidir.
Pergamum kralı Attalos II M.Ö. 2. yüzyılda yapay bir liman havzası yaptırttı. Roma İmparatorluğu döneminde burası genişletildi, güçlendirildi ve bir kanal yoluyla açık denize bağlandı. İlerleyen sedimantasyon, Efeslileri kanalı sürekli olarak genişletmeye, dış limanlar yaratmaya ve rıhtımlar ile mendirekler inşa etmeye zorladı. Antrepolar, kiliseler, gömüt anıtları ve deniz fenerleri karşılaştırmaları olmayan ve böylece gerçekten eşsiz olarak betimlenebilecek eşsiz bir liman peyzajı tablosunu tamamlamaktadır. (Anonim)

Liman Caddesi (Arcadiane)

İki tarafında İmparator Arkadianus zamanında stoalar inşaa edilen 528 m uzunluğundaki Liman Caddesi, tiyatronun hemen önünden başlayarak Efes’in limanına kadar devam etmektedir.
Lysimakhos zamanında, Efes Limanı’nı kente bağlayan yolun yapıldığı bilinmektedir. IV. yüzyılda depremde zarar gören cadde imparator Arkadius (M.S. 395-408) zamanında onarılmış ve bu nedenle Arkadius Caddesi (Arkadiane) olarak anılmıştır. 500 metre uzunluğunda, 11 metre genişliğinde olan liman yolunun her iki yanı sundurmalarla (stoalarla) çevrilidir. Stoaların halkı sıcaktan ve yağmurdan koruması için yapıldığı bilinmektedir. M.S. 5. yüzyılda caddeye dört sütunlu bir anıt dikilmiştir. Korint düzeninde olan bu sütunlar üzerinde incil yazarlarının bronz heykellerinin bulunduğu bilinmektedir. M.S. 6. yüzyılda caddeye, sütunlarla birlikte devam eden meşaleler konduğu, böylece aydınlatıldığı düşünülmektedir. (Anonim)