Kızlar Ağası Hanı

Kemeraltı 3B İnteraktif Modeller

Kızlar Ağası Inn

Kemeraltı 3D Interactive Models

Sanal Gezi

Virtual Tour

DİKKAT!

Işığa duyarlı epilepsi:
Geçmişte epilepsi ya da nöbet geçirdiyseniz kullanmadan önce doktora danışın. Belirli şekiller ya da titreşimler daha önce nöbet geçirmemiş kişilerin nöbet geçirmesine neden olabilir.

WARNING!

Photosensitive epilepsy:
If you have had or are prone to epileptic episodes or seizures, please consult your physician before use. Certain shapes and/or vibrations may cause manifestation of epileptic symptoms in individuals who have no history of seizures or epilepsy.

  • Tam Ekran

    Full Screen

  • Önbelleği Temizle

    Clear Cache

Sanal Gezi

Virtual Tour

ÜZGÜNÜZ

Mobil cihazlar için Sanal Gezi özelliği çalışmaları devam etmektedir.
Lütfen masaüstü sürümünü kullanınız.

SORRY

Virtual tour feature work for mobile devices continues.
Please use the desktop version.

Kızlar Ağası Hanı

Kızlar Ağası Inn


Kızlar Ağası Hanı Kemeraltı Çarşı’sında yer almaktadır. Bölge doğal bir iç limandı ve han, sahilde Hisar Camii’nin ve Liman Kalesi'nin bitişiğinde bulunmaktaydı. Kare planlı, iki katlı, taş ve tuğladan yapılmış han, bir zamanlar şadırvan ve mescit olan, fakat günümüze kalan büyük dikdörtgen bir avluya sahiptir. Ana girişindeki bezemeli mermer şadırvan ile Osmanlı mimarisinin bölgede ender örneklerindendir.

Kızlarağası Inn is located in the modern Kemeraltı Bazaar. The area used to be a natural inner harbor and the Inn was adjacent to the Hisar Mosque and Port Castle on the coast. Designed with a square plan, the two-story stone and brick inn has a large rectangular courtyard, where once were a shadirvan and a masjid, neither of which remained today. It is a rare example of Ottoman architecture in the region with the decorated marble fountain at its main entrance.

18. yüzyılın başlarında İzmir, artan liman ticareti nedeniyle hızlı ekonomik gelişme ile gelişti. Kızlarağası Hanı, İzmir Limanı'na giden yüklü kervanları barındırmak için mevcut hanların kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle 1745 yılında inşa edilmiştir. Han, o zamanlar “Hacı Beşir Hanı” olarak biliniyordu.

During the early 18th century, the Izmir district flourished with rapid economic development due to the increasing port trade. The Kızlarağası Inn was constructed in 1745 as the capacity of existing inns was insufficient to accommodate loaded caravans on their way to the Port of Izmir. At the time, the inn was known as “Hacı Beşir Inn.”

Hacı Beşir Ağa, Osmanlı sarayında Hadım Yapraksız Ali Ağa'nın çırağıydı ve III. Ahmed tahta çıktığında hazinedar olarak terfi edildi. O dönemde pek çok hayır kurumu arasında Kızlarağası Hanı, sahildeki elverişli konumu ve uzun mesafe gezginleri için özel konaklama tarzı ile özellikle önemliydi.

Hacı Beşir Ağa was the apprentice to Eunuch Yapraksız Ali Ağa at the Ottoman palace, and was promoted as treasurer when Ahmed III ascended to the throne. Among his many charities at the time, Kızlarağası Inn was particularly substantial with its favorable location on the coast and specific accommodation style for long distance travelers.

19. yüzyılın başlarında iç limanın dolmaya başlamasıyla han, iskele avantajını yitirmiş ve hizmet anlayışını değiştirmiştir. Özgün tasarımda ana kapı dışında giriş bulunmazken, daha sonra zemin kattaki odaların dış duvarları kaldırılarak mağaza ve depo işlevleri sağlanmıştır. Zamanla üst katlar bozuldu ve 1846 depreminden sonra bina yeniden inşa edilmek üzere her bloğu numaralandırıldıktan sonra yıkıldı. Betonarme olarak yeniden inşa edilen hanın kaplama olarak orijinal inşaat malzemeleri kullanılmıştır.

As the inner harbor started to fill in during the early 19th century, the inn lost its advantage by the pier and shifted service style. While the authentic design did not include access except through the main gate, later the exterior walls of the rooms on the ground floor were removed to allow store and warehouse functions. Over time, the upper levels deteriorated, and following the 1846 earthquake the building was demolished after each block was numbered for reconstruction. Reconstructed with concrete, the original construction materials of the inn were used as coating.

Kemeraltı Hakkında

Kemeraltı Tarihçesi

About Kemeraltı

Kemeraltı History

X

Dünyanın en büyük açık hava çarşılarından biri olan Kemeraltı, yüzlerce yıldır İzmir'in en önemli simgelerinden biri olmaya devam etmektedir. Antik Çağ'dan bu yana ticaret alanı olarak belirlenmiş olan bölge, İzmir'in bir Osmanlı kenti olarak yükselişinde çok önemli bir paya sahiptir. Hanlar, bedestenler, arastalar, camiler, sinagoglar, depolar, oteller, çeşmeler, kahvehaneler, lokantalar, her türlü üretimin yapıldığı atölyeler Kemeraltı'nda karmaşık ve renkli bir doku oluşturuyordu.

Kemeraltı, one of the largest open-air bazaars in the world, continues to be one of the most important symbols of İzmir for hundreds of years. The region, which has been designated as a trade area since Antiquity, had a very important share in the rise of İzmir as an Ottoman city. Inns, covered bazaars, arastas, mosques, synagogues, warehouses, hotels, fountains, coffee houses, restaurants, workshops where all kinds of production were made formed a complex and colorful texture in Kemeraltı.

15. yüzyılda Osmanlı egemenliğine girdiğinde küçük bir kasaba büyüklüğünde olan İzmir, 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Akdeniz ticaretinde değişen dengelerin de yardımıyla, Doğu ürünlerinin Avrupa pazarına ihraç edildiği önemli bir liman kentine dönüşmüştür. Fransız ve İngilizlerin Osmanlı'dan aldıkları imtiyazlar sayesinde artan liman ticareti, İzmir'e olan ilginin de artmasına sebep olur. Bu dönemde yerleşim alanları Kadifekale ve eteklerinde yer alan mahallelerdeyken, ticaret bölgesi iç limanın çevresinde yoğunlaşmıştır. 17. yüzyıla girilirken Avrupa konsolosluklarının Sakız Adası'ndan İzmir'e taşınmasıyla İzmir'in nüfusu da hızla artmaya başlamıştır. Osmanlı topraklarından gelen Rum, Ermeni ve Yahudi yerleşimcilere, Avrupa’nın her ülkesinden tüccarlar katılmış, İzmir kozmopolit bir yapıya bürünmüştür.

İzmir, which was the size of a small town when it came under Ottoman rule in the 15th century, turned into an important port city where Eastern products were exported to the European market with the help of the changing balances in the Mediterranean trade as of the second half of the 16th century. The port trade, which increased thanks to the privileges that the French and the British received from the Ottoman Empire, also caused an increase in the interest in İzmir. In this period, while the residential areas were in Kadifekale and the neighborhoods on its outskirts, the commercial area was concentrated around the inner port. At the turn of the 17th century, the population of İzmir began to increase rapidly, with the European consulates moving from Chios to İzmir. Greek, Armenian and Jewish settlers from the Ottoman lands were joined by traders from every country in Europe, and İzmir took on a cosmopolitan structure.

İzmir 17. yüzyıldan itibaren sadece Doğu’dan gelen malların Avrupa’ya gönderildiği bir istasyon olmaktan çıkmış, art alanındaki verimli topraklarda yetişen meyve, sebze ve tahıl gibi gıdaların yanı sıra, pamuk, tütün, üzüm, zeytinyağı gibi endüstriyel ürünlerin yetiştirildiği bir merkeze dönüşmüştür. Doğu ile Batı arasındaki ticarette kilit nokta olma özelliğini pekiştirerek girdiği 18. yüzyılda İzmir, artık Doğu Akdeniz'in en önemli liman kentlerinden biri haline gelmiştir.

Since the 17th century, İzmir ceased to be a station where only goods from the East were sent to Europe, and turned into a center where industrial products such as cotton, tobacco, grapes and olive oil were grown, as well as foods such as fruits, vegetables and grains grown in the fertile lands in the background. In the 18th century, when it entered by consolidating its role as a key point in the trade between the East and the West, İzmir has now become one of the most important port cities of the Eastern Mediterranean.

18. Yüzyılda Kemeraltı

Kemeraltı in the 18th Century

Nüfusu hızla artan ve yeni gelenlerin milliyetlerine göre kendi mahallelerine yerleştikleri İzmir'de, ortak kamusal alan Kemeraltı'ydı. İzmirliler tüm çarşı alışverişini Kemeraltı'nda yapıyor, İzmir'den ihraç edilen mallar buradaki limandan gemilere yükleniyor, kente gelen yabancılar ve mevsimlik işçiler buradaki hanlarda konaklıyor, İzmirlilerin büyük kısmı da burada çalışıyordu. Kentin ve ticaretin ihtiyaçlarına göre şekillenen çok sayıda yapı, Kemeraltı'nın dar sokaklarında dizilmişlerdi.

Kemeraltı was the common public space in İzmir, where the population was growing rapidly and the newcomers settled in their own neighborhoods according to their nationalities. The people of İzmir do all their shopping in Kemeraltı, the goods exported from İzmir are loaded onto ships from the port here, the foreigners and seasonal workers who come to the city stay in the inns here, and most of the people of İzmir work here. Numerous buildings, shaped according to the needs of the city and trade, were lined up in the narrow streets of Kemeraltı.

Sayfa:  

Page:  

/

Kemeraltı Hakkında

Kemeraltı Tarihi

About Kemeraltı

Kemeraltı History

X

Dünyanın en büyük açık hava çarşılarından biri olan Kemeraltı, yüzlerce yıldır İzmir'in en önemli simgelerinden biri olmaya devam etmektedir. Antik Çağ'dan bu yana ticaret alanı olarak belirlenmiş olan bölge, İzmir'in bir Osmanlı kenti olarak yükselişinde çok önemli bir paya sahiptir. Hanlar, bedestenler, arastalar, camiler, sinagoglar, depolar, oteller, çeşmeler, kahvehaneler, lokantalar, her türlü üretimin yapıldığı atölyeler Kemeraltı'nda karmaşık ve renkli bir doku oluşturuyordu.

Kemeraltı, one of the largest open-air bazaars in the world, continues to be one of the most important symbols of İzmir for hundreds of years. The region, which has been designated as a trade area since Antiquity, had a very important share in the rise of İzmir as an Ottoman city. Inns, covered bazaars, arastas, mosques, synagogues, warehouses, hotels, fountains, coffee houses, restaurants, workshops where all kinds of production were made formed a complex and colorful texture in Kemeraltı.



15. yüzyılda Osmanlı egemenliğine girdiğinde küçük bir kasaba büyüklüğünde olan İzmir, 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Akdeniz ticaretinde değişen dengelerin de yardımıyla, Doğu ürünlerinin Avrupa pazarına ihraç edildiği önemli bir liman kentine dönüşmüştür. Fransız ve İngilizlerin Osmanlı'dan aldıkları imtiyazlar sayesinde artan liman ticareti, İzmir'e olan ilginin de artmasına sebep olur. Bu dönemde yerleşim alanları Kadifekale ve eteklerinde yer alan mahallelerdeyken, ticaret bölgesi iç limanın çevresinde yoğunlaşmıştır. 17. yüzyıla girilirken Avrupa konsolosluklarının Sakız Adası'ndan İzmir'e taşınmasıyla İzmir'in nüfusu da hızla artmaya başlamıştır. Osmanlı topraklarından gelen Rum, Ermeni ve Yahudi yerleşimcilere, Avrupa’nın her ülkesinden tüccarlar katılmış, İzmir kozmopolit bir yapıya bürünmüştür.

İzmir, which was the size of a small town when it came under Ottoman rule in the 15th century, turned into an important port city where Eastern products were exported to the European market with the help of the changing balances in the Mediterranean trade as of the second half of the 16th century. The port trade, which increased thanks to the privileges that the French and the British received from the Ottoman Empire, also caused an increase in the interest in İzmir. In this period, while the residential areas were in Kadifekale and the neighborhoods on its outskirts, the commercial area was concentrated around the inner port. At the turn of the 17th century, the population of İzmir began to increase rapidly, with the European consulates moving from Chios to İzmir. Greek, Armenian and Jewish settlers from the Ottoman lands were joined by traders from every country in Europe, and İzmir took on a cosmopolitan structure.



İzmir 17. yüzyıldan itibaren sadece Doğu’dan gelen malların Avrupa’ya gönderildiği bir istasyon olmaktan çıkmış, art alanındaki verimli topraklarda yetişen meyve, sebze ve tahıl gibi gıdaların yanı sıra, pamuk, tütün, üzüm, zeytinyağı gibi endüstriyel ürünlerin yetiştirildiği bir merkeze dönüşmüştür. Doğu ile Batı arasındaki ticarette kilit nokta olma özelliğini pekiştirerek girdiği 18. yüzyılda İzmir, artık Doğu Akdeniz'in en önemli liman kentlerinden biri haline gelmiştir.

Since the 17th century, İzmir ceased to be a station where only goods from the East were sent to Europe, and turned into a center where industrial products such as cotton, tobacco, grapes and olive oil were grown, as well as foods such as fruits, vegetables and grains grown in the fertile lands in the background. In the 18th century, when it entered by consolidating its role as a key point in the trade between the East and the West, İzmir has now become one of the most important port cities of the Eastern Mediterranean.



Nüfusu hızla artan ve yeni gelenlerin milliyetlerine göre kendi mahallelerine yerleştikleri İzmir'de, ortak kamusal alan Kemeraltı'ydı. İzmirliler tüm çarşı alışverişini Kemeraltı'nda yapıyor, İzmir'den ihraç edilen mallar buradaki limandan gemilere yükleniyor, kente gelen yabancılar ve mevsimlik işçiler buradaki hanlarda konaklıyor, İzmirlilerin büyük kısmı da burada çalışıyordu. Kentin ve ticaretin ihtiyaçlarına göre şekillenen çok sayıda yapı, Kemeraltı'nın dar sokaklarında dizilmişlerdi.

Kemeraltı was the common public space in İzmir, where the population was growing rapidly and the newcomers settled in their own neighborhoods according to their nationalities. The people of İzmir do all their shopping in Kemeraltı, the goods exported from İzmir are loaded onto ships from the port here, the foreigners and seasonal workers who come to the city stay in the inns here, and most of the people of İzmir work here. Numerous buildings, shaped according to the needs of the city and trade, were lined up in the narrow streets of Kemeraltı.

Kemeraltı Hakkında

3B Modeller

About Kemeraltı

3D Models

X