Liman ve Liman Caddesi

Liman
Efes tam anlamıyla görev yapan bir limanın kontrolüne sahipti. Tüm tarihsel dönemlerde Ege Denizi ile Orta Anadolu arasındaki ulaştırmada ve ticarette her zaman önemli bir rol oynamıştır. En büyük limanlardan birine sahip olarak, en başından itibaren Anadolu ile Akdeniz dünyası arasında ekonomik bir platform ve kültürel bir kesişim noktasıydı.

MS 2. yüzyılda havza, 3. yüzyıldan daha erken olmayan bir tarihte daraltılan geniş bir kanal yoluyla denize bağlıydı. Kanalın her iki yanında MS 3. ila 5. yüzyıl tarih aralığına sahip mezar evleri bulunuyordu. Kanal ve Efes’in yakın çevresindeki Kaystros (Küçük Menderes) nehri boyunca ilâve liman havzaları için birkaç lokasyon mevcuttur. Bu yapılar; dış limanlar, rıhtım duvarları ve diğer tesisler olarak hizmet etmiştir.

Yapay bir liman havzası, her iki yanında mezarlardan oluşan bir caddenin yer aldığı bir giriş kanalı, bir deniz feneri ve birkaç başka dış liman ve bitişik nekropolden oluşmasıyla liman peyzajı, dünyada eşsiz olup Antik dünyada öne çıkar.

Kentten altıgen liman havzasına açılan üç kapı, bir mendirek duvarı ve bitişik gemi havuzlarına, gemi hangarlarına ve antrepolara sahip temsilî bir sütunlu cadde ile çevrilidir.

Pergamum kralı Attalos II MÖ 2. yüzyılda yapay bir liman havzası yaptırttı. Roma İmparatorluğu döneminde burası genişletildi, güçlendirildi ve bir kanal yoluyla açık denize bağlandı. İlerleyen sedimantasyon, Efeslileri kanalı sürekli olarak genişletmeye, dış limanlar yaratmaya ve rıhtımlar ile mendirekler inşa etmeye zorladı. Antrepolar, kiliseler, gömüt anıtları ve deniz fenerleri karşılaştırmaları olmayan ve böylece gerçekten eşsiz olarak betimlenebilecek eşsiz bir liman peyzajı tablosunu tamamlar.

Liman Caddesi
Lysimakhos zamanında, Efes Limanı’nı kente bağlayan yolun yapıldığı bilinmektedir. IV. yüzyılda depremde zarar gören cadde imparator Arkadius (MS 395-408) zamanında onarılmış ve bu nedenle Arkadius Caddesi (Arkadiane) olarak anılmıştır. 500 metre uzunluğunda, 1 1 metre genişliğinde olan liman yolunun her iki yanı sundurmalarla (stoalarla) çevriliydi. Stoaların halkı sıcaktan ve yağmurdan koruması için yapıldığı bilinmektedir. MS 5. yüzyılda caddeye dört sütunlu bir anıt dikilmiştir. Korint düzeninde olan bu sütunlar üzerinde incil yazarlarının bronz heykellerinin bulunduğu bilinmektedir. MS 6. yüzyılda caddeye, sütunlarla birlikte devam eden meşaleler konduğu, böylece aydınlatıldığı düşünülmektedir.